Makaleler


Merkez Bankası Faiz Kararı Toplantısını Gerçekleştirdi

Merkez Bankası Faiz Kararı Toplantısını Gerçekleştirdi

Merkez Bankası faiz kararı toplantısı 19 Kasım’da yapıldı. Merkez Bankası politika faiz oranını %15 olarak açıkladı ve para piyasalarının beklentisini bir nebze olan karşılayarak geçen seferki toplantıdaki gibi ters köşe yapmadı.

YAZAR  1 yıl önce

Merhaba sevgili dostlar,
Merkez Bankası faiz kararı toplantısı 19 Kasım’da yapıldı. Merkez Bankası politika faiz oranını %15 olarak açıkladı ve para piyasalarının beklentisini bir nebze olan karşılayarak geçen seferki toplantıdaki gibi ters köşe yapmadı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), haftalık repo faizini 475 baz puan artırdı ve TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından haftalık repo faizi %10,25 seviyesinden %15,00 seviyesine yükseltti.

Merkez Bankası aslında elini açık oynayarak yapmış olduğu açıkmalarda bir takım açıklar da vermiş oldu. Bu açıkların ne anlama geldiği ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yapılan açıklamada Merkez Bankası yeni başkanı Naci Ağbal parasal durumun sıkılığının kararlılıkla devam ettirileceğinden bahsetti. Bu aslında; Merkez Bankasının açıkça “Biz dövizi baskılamak için faiz artırımına devam edeceğiz.” mesajını net bir dille ifade etmesiydi... Bu da aslında Merkez Bankası’nın elinde dolar rezervi kalmadığını ve dövizi baskı altında tutabilmek için son silahı olan faiz artırımına başvurmak zorunda kalındığının çok açık bir göstergesi olarak karşımıza çıkmış oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerinde yer bulan “acı reçete” kavramı da bu şekilde vücut bulmuş oldu. Peki -piyasanın duayen oyuncuları bu mesajı nasıl algıladı- diye soracak olursanız onun cevabı da net dostlar; bu, yabancılar için -biz dolara baskı yaptığımız ve doları yukarı çektiğimiz sürece istediğimiz faizi alabileceğiz- anlamı taşımaktadır.

Yani; -dövizi ne kadar yükseltirsek aynı oranda yeni faiz artırımı yaptırabileceğiz- anlamı taşımaktadır. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin ekside olduğunu artık sağır sultan bile biliyor ne yazık ki!

Hafızanızı tazelemek adına sizlere hazırlamış olduğum grafik çalışması eşliğinde Ağustos 2018 Rahip Brunson olayında kur 7.20 zirvesini zorlarken, faizlerin de %27’li seviyelere kadar yükseldiğini ve daha sonra 7.20’lerden yabancının bozduğu dolarlar ile %27 faiz ile 1 yıllık faize girdiğini ve 1 yıl geçtikten sonra tekrar 5.20’li seviyelerden, %27 faizi cebine koyduktan sonra dolar toplayarak doları 8.50 seviyesine getirdiğini hiç kimsenin unutmaması gerekiyor. Yine aynı tezgâhın kurulması söz konusu ve mümkün mü? Evet bana göre mümkün. Faizler artırıldı diye kimse dolar düşecek sanmasın bu yüzden...

Merkez Bankası başkanı Ağbal diğer bir açıklamasında “Veriler enflasyon kaynaklı yükselişi işaret ediyor.” dedi. Ne yazık ki bizim ülkemizde talep odaklı bir enflasyon yerine kur odaklı bir enflasyon var. Bunun temelinde, ülkemizin üretim yetersizliği ve ürünlerin birçoğunu yurt dışından ithal ediyor olmamız yatmakta. Bu yüzden kurun her yükselişi enflasyon üzerinde bir baskı yaratıyor. Bu yüzden enflasyonun yükselmemesi için kuru baskılamak zorundayız. Kuru baskılamak için de arka arkaya faiz artırımları yapmaya devam edeceğiz. Yeter ki bunun karşılığında döviz Türkiye’ye girsin ve Merkez Bankası rezervleri dolsun.

Yabancı, bu ortamda hem yüksek kurdan hem de yüksek faizden faydalanmak isteyecek. Bir taşta iki kuş vurma yoluna gidecektir. Benim öngörülerime göre bunun içinde yabancılar, doları olabildiğince yukarı seviyelere çekerek, kurun en yüksek olduğu seviyeden en yüksek faiz oranı ile piyasada yer almak isteyeceklerdir.

Peki bu neden böyle oluyor sevgili dostlar. Bunun en önemli sebebi ne yazık ki Merkez Bankası'nın elini zayıf olması ve kartlarını da herkesin göreceği şekilde açık oynamasından kaynaklanıyor.

Yabancının yapmak isteyeceği şey kuvvetle muhtemel cari açık üzerinden kur şoku yaratmak isteyerek 1 dolarla 7 TL almak yerine 1 dolarla 10-12 TL alarak yüksek kur üzerinden bozdurduğu dolarlar ile yüksek faiz getirisi elde etmek olacaktır.

Türkiye’de reel sektör dediğimiz sanayi kesiminin büyük bir kısmı ne yazık ki kendi öz kaynakları ile idare edemiyor ve uzun süredir banka kredileri ile ayakta durmaya devam ediyor. Bununla birlikte Covid 19 kapsamında küçük işletmelere gelen kısıtlamalar da bir yandan esnafın belini bükmeye devam ediyor. Şu anda %15 faiz reel sektörün %20 bandında bir faizle bu krediye sahip olması anlamına gelir ki reel sektör %20 faiz yüküne katlanmak zorunda kaldığı anda ne yazık ki sıkıntılar baş göstermeye başlar. Reel sektörün de Allah korusun bu faiz baskısı altında üretimi durdurup kepenk kapama noktasına gelmesi de işsizlik sorunun ortaya çıkaracaktır. Bu da bir ekonomik kriz yaşayabilme ihtimalimizin olabileceğini bize göstermektedir.

Borsamızda bankaların son haftalarda çılgınca yükselişler yapmasının arkasında yatan gerçek yüksek faiz  oranları ile verecekleri kredilerden kaynaklı elde edecekleri karlıklar yatmakta. Ya verdikleri kredileri tahsil edemezlerse? İşte bu sorunun cevabı dananın kuyruğunun koptuğu yer olarak karşımıza çıkacaktır. Bankalar verdikleri kredileri tahsil edemezlerse bu da hiç arzu etmediğimiz bir finansal krizi yaşama ihtimalimizin de olabileceği gerçeğiyle bizleri yüzleştirebilecek ekonomik ve finansal krizi aynı anda yaşayabilme ihtimalini gündeme getirebilecektir.

182.5 milyar dolar yakın vadede  ödenmesi gereken bir dış borç var. 46 milyar dolar bir cari açığımız var. Bu kadar dış borçla ve bu kadar cari açıkla bu süreç nasıl yönetilecek hepimiz izleyerek yakinen takip edecek ve göreceğiz.

XU100 endeksine bu makale yazılırken baktığımızda dolar bazlı 1.73 $ seviyelerine kadar geldiğini görmekteyiz. Arada ciddi 2 gap oluştu ve bu gapların geri gelip dolması ihtimali teknik olarak mümkün. Para piyasalarında belirli bir süre işlem yapılmaması sonucunda, grafikler üzerinde görülen kopukluklara fiyat boşluğu yani gap adı verilir. Bu boşluklar düşüş veya yükseliş yönünde olabilir. Fiyat boşlukları aşağıdaki nedenlerle oluşabilir.

Bu nedenlerle talebi aniden arttıracak ya da düşürecek, beklentilerin aksine oluşan her türlü olay eklenebilir; şirketin beklenenden fazla kâr ya da zarar açıklaması doğal afetler ya da savaş durumları, politik bir gelişme, beklentilerin dışında açıklanan makro ekonomik veriler, hacimsiz talebin düşük olduğu piyasa koşulları bunları arasında sayabileceklerimizden bir kaçıdır.

Fiyat boşlukları neden kapanır? Fiyat boşluklarının kapanmasının nedeninin altında rasyonel olmayan coşku ya da korku yatmaktadır. Hareket panikle gelmişse alıcılar arasında rasyonel olmayan maliyetler oluşmuş olabilir, bu alımların ya da satımların düzeltmesi ve dengenin tekrar oluşması için fiyatlar boşluk oluşan kısımlara tekrar dönme eğilimindedir. Bu yüzden Xu100 yatırımcısının bu seviyelerde yatırım yaparken temkinli olmasının faydasına olacağını düşünüyorum. 7.52'den işlem gören UsdTry paritesindeki pozitif uyumsuzlukta fiyatların yukarı yönlü gitme iştahının artabileceğini bize göstermekte.

Bu işin sonunda kim bedel ödeyecek diye sorduğunuzu görüyor gibiyim. Bedel mi? Tabii ki bu işin sonunda bedel ödeyecek olan her zaman o bedeli iliklerine kadar yaşayacak olan Türk halkı olacak...

Sevgilerimle.

YASAL UYARI:
‘’Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.‘’

Instagram: @borsamusaviri
Twitter: @kadirturokozdmr
Web: www.borsamusaviri.com